YETİM KÜHEYLÂN

YETİM KÜHEYLÂN

Yıllardır palyaço soytarısı oldum sirk çadırlarında,

Kâh oturdum, kâh kişnedim hokkabazlar otağında.

Kahkahalar, alkışlar arasında yıllarım geçti at cambazlarıyla

Oysa…

Hedefim Burâk olmaktı benim, 

Duyurmak Muhammedî ezânı dört bir cihâna.

Gel yetimim gel!

Burâk olup Kelimetullâh için düşelim yollara,

Ben Asl-ı (Asr-ı) Saâdet’ten beri yetîm küheylân.

Ne sırtımda semerim, ne ayaklarımda nal,

Ne de ufukta görünen bir nalbant var.

Gel yetimim gel! 

Süvârim ol, gel rehvân koştur beni,

Koştur ki kulaklarımın arasından esen Cennet rüzgârları efsunlasın seni.

Gel seni dörtnal Sevgili’ye götüreyim.

Aşk yeniden ta’rif edilsin bu kokuşmuş literatürde.

“Anam babam Sana fedâ olsun”  demekmiş aşkın yeni târifi hakîkat sözlüğünde.

Gel yetimim gel! 

Umudun yok olursa, ben dörtnal koşamam!

Sen bir tutuver hele, şu yularımdan.

Umutsuzluğa yer yok! Kalbinde olan tahkîki îmân!

Bak ne lütuflar ikrâm eder Yaradan.

Gel yetimim gel! 

Geçir ayaklarını üzengime, mahmuzla, dizginle beni rızâ-i İlâhiye!

Bedir’in havasını soluklayayım tâ ciğerlerimin dibine,

Hz. Hamza’dan selâm getirelim gelecek nesillere.

Mahmuzla beni çatlarcasına Uhud’dan geçerken,

Yelken açıp uçayım, şehîdleri selamlarken,

Hamzaların, Mus’abların, Uhud şehîdlerinin atlarına yetişemem ben,

Yapacaklarımız çok önemli, tevfîk ancak Rabbimden,

Hâlis bir ihlâs varsa, sağanak sağanak lütûflar yağar Rabbimden.

Gel yetimim! 

Hendeğin çukurları ve Hayber’in kaleleri benim alıştırma saham olsun,

Sen her deh dediğinde benim rekorlar kitabına giren 

Hoplama rekorlarım olsun,

Asl-ı Saâdet’e hazırlanan yeni manevralarım olsun,

Benî Kaynûkalar, Kureyzalar ve Benî Nadirler 

Önünde el pençe dîvân dursun.

Yeter ki bu yetimliğimiz bir son bulsun.

Bak! Oku! Ne söz veriyor Rabbim Kur’ân-ı Kerîm’de:

Bismillârirrahmânirrahîm

  1. O harıl harıl (savaşa) koşanlara,
  2. (Tırnaklarıyla yerden) ateş çıkaranlara, 
  3. Sabahleyin akın edenlere, 
  4. Tozu dumana karıştıranlara, 
  5. Derken bir topluluğun ortasına dalanlara yemîn ederim ki, 

(Âdiyât, 100/1-5) (1)


Yemîni var Rabbimin gel!

Gel yetimim! 

Maskeler düşüyor bir bir yapmacık yüzlerden,

Güzide gökçek yüzler huzûr-u Rahmânda.

Gel, sırtıma bin, ihlâsla bir “deh “de!

Sirk hayatı bitti; yeni bir dönem başlıyor ömrümüzde.

Bak, neler neler ikrâm edecek Rabbim istikbâlde.

……

16-18 Nisan 2015

Comments are closed.